19 Haziran 2016 Pazar

Çok Şaşırtıcı 5 Bilgi


1. Ananas aslında meyve değildir ve tarlada bu şekilde büyür.

Ananas aslında meyve değildir ve tarlada bu şekilde büyür.


2. Mavi balinaların kalbi o kadar büyüktür ki bir insan atardamarları içerisinde rahatlıkla yüzebilir.

Mavi balinaların kalbi o kadar büyüktür ki bir insan atardamarları içerisinde rahatlıkla yüzebilir.


3. 'Duck Hunt' aslında iki kişilik bir oyundur.İkinci oyuncu ördeği kontrol eder.

'Duck Hunt' aslında iki kişilik bir oyundur.İkinci oyuncu ördeği kontrol eder.


4.Bal güneş görmediği sürece asla bozulmaz.

Bal güneş görmediği sürece asla bozulmaz.


5.Eğer Jüpiter, dünyamıza ay kadar yakın olsaydı bu şekilde görünecekti.

Eğer Jüpiter, dünyamıza ay kadar yakın olsaydı bu şekilde görünecekti.

Plüton Niçin Gezegen Kabul Edilmez ?


Plüton keşfedildiği tarihten itibaren bir kez bile güneşin etrafında tam tur dönmemiştir. Bu yüzden artık bir gezegen olarak kabul edilmiyor.

Plüton keşfedildiği tarihten itibaren bir kez bile güneşin etrafında tam tur dönmemiştir. Bu yüzden artık bir gezegen olarak kabul edilmiyor.

Fotoğraf Çılgınlığında Son Durum..


19. yüzyıldaki tüm insanlar, şuan 2 dakikada çekilen fotoğraflar kadar fotoğraf çekememişti.

Saniyelerin Gücü Sizi Şaşırtacak..

Bin saniye yaklaşık 16 dakika, bir milyon saniye yaklaşık 11 gün, bir milyar saniye yaklaşık 32 yıl ve bir trilyon saniye yaklaşık 32.000 yıl eder.

Bin saniye yaklaşık 16 dakika, bir milyon saniye yaklaşık 11 gün, bir milyar saniye yaklaşık 32 yıl ve bir trilyon saniye yaklaşık 32.000 yıl eder.

Hangi Hayvanın Sütü Pembedir ?

Su aygırının sütü pembe renklidir.

Şu aralar internette su aygırlarının sütünün rengi hakkında dolaşan ilginç bir bilgi dikkatimizi çekti. Bilgiye göre; su aygırının sütü pembe renkteymiş. Hani çok yağlı olan sütler hafif sarımsı bir renk olur bunu hepimiz biliriz ama pembe renkli süt nedir ? Aslında bu bilgiyi okuduğumuzda bizde pek çok kişi gibi bunun gerçek olamayacağını düşündük fakat bu ilginç bilgiyi biraz araştırınca su aygırı sütünün gerçekten de pembe renkli olduğu ortaya çıktı.


SU AYGIRI SÜTÜ NEDEN PEMBEDİR ?
Sütün renginin pembe olmasının sebebi aslında su aygırlarının vücutlarında üretilen Hipposudoric acid ve Norhipposudoric acid adlı iki farklı vücut salgısından kaynaklanmaktadır. Bu iki asit türünün renkleri sırasıyla açık kırmızı ve açık turuncu olduğu gibi, vücuttaki zararlı bakteri gelişimini de engellemede önemli bir rol oynamaktadır.
Bunun yanı sıra su aygırları, bilindiği gibi suda bir hayata çok iyi uyum sağlamışlardır. Zamanlarının çoğunu su içinde geçirmeyi tercih eden bu hayvanlar karadayken terleme suretiyle oldukça fazla miktarda su ve sıvı kaybederler. Bu sıvı kaybı nedeni ile su aygırları oldukça hızlı bir şekilde güneş yanığı olurlar. İşte bu yanıkları önlemede Hipposudoric ve Norhipposudoric acid salgıları devreye girer. Su aygırları suyun ve güneşin etkilerinden uyarıldıklarında kuvvetli bir şekilde salgılanan pembe renkli sümüksü bir yapıya sahip bu salgı ile güneşten korunurlar.
SU AYGIRI SÜTÜ NEDEN PEMBEDİR ?
Su aygırı sütünün pembe renkli olmasının sebebiyse tahmin ettiğiniz gibi bu salgıların belli bir oranda su aygırının sütüne karışıyor olmasıdır. Yani normal şartlarda bu salgılar süte karışmamış olsaydı her hayvanın sütü gibi su aygırlarının sütü de beyaz renkli olacaktı.

SU AYGIRI SÜTÜ İÇİLİRMİ ?
Bir fincan su aygırı sütünde yaklaşık 500 kalori vardır ancak bu sütün içimi insanlar için ekstra bir fayda sağlamaz. Ayrıca su aygırlarının sütünün az olması nedeni ile su aygırı sütü insan tüketimi içinsatılmamaktadır.

9 Haziran 2016 Perşembe

Mükemmel pilav nasıl yapılır?

Mutfak ile ilgilenmeye başlayanların veya yalnız yaşayanların en aşina olduğu yemek çeşitlerinden biridir pilav.

Ancak o kadar çok ve sık yapılması, pilavın en iyi bilinen ve en güzel yapılan tarif olduğunu ifade etmiyor maalesef! Tam tersine, pilav yapılması en hassas, tavının/kıvamının tutturulması en zor tariflerden biridir. Kendisi dışında lezzet veren başka malzemelerin katılmaması, bu tarifin kıvamının tutturulmasını güçlendiren en önemli faktör.
Şöyle bir kişisel pilav yapma deneyimlerinizi gözden geçirin. Özellikle konuklarınız varken yaptığınız kaç pilavı göğsünüzü kabartarak, başınız dik sofraya getirdiniz? “Aceleye geldi”, “Sizin şansınıza…”, “Aslında çok güzel pilav yaptığımı söylerler”, “Bir daha o marketin pirincini almam”, “Geçen yaptığım pilav bilseniz ne güzel oldu”, “Şimdi toksunuz ya, o yüzden…” v.b. birçok bahane mutlaka size de çok tanıdık gelecektir.
Artık bahaneleri bırakıp marifetinizi ortaya koyma zamanı geldi. İşte faydalanabileceğiniz kimi püf noktaları:
Pilava lezzet katmak için önce tereyağı ile hafifçe kavurun. Böylece pirinçleriniz hem tereyağın lezzetini alacak hem de pişirme sırasında dağılmasını engelleyecektir. Pirinçlerin yapışmasını önlemek ve tane tane olmasını sağlamak için de pişirme suyuna bir miktar sıvı yağ ilave edin. Pilavınızın rengi de önemli ve ilik gibi bembeyaz görünmesi içinse pişme suyuna 1-2 çay kaşığı limon suyu eklemeyi deneyin.
Pilavın pişip pişmediğini anlamak için çatala, kaşığa güvenmeyin; tadına bakın. Yenilebilir yumuşaklıkta ve dişe gelir sertlikteyse kıvamı tamamdır. Henüz yenilebilir yumuşaklığa gelmemiş ancak suyu da kalmamışsa biraz daha sıcak su ekleyin ve suyunu çekinceye kadar pişirmeye devam edin. Ekleyeceğiniz suyun mutlaka sıcak olması gerekir.
Pilavı karıştırmanın, pirinçteki nişastayı açığa çıkardığını ve nişastanın da tanelerin birbirine yapışmasına neden olacağını aklınızdan çıkarmayın.
Diyelim ki, pilavınız pişti ama pirinçler çok yumuşamış, yani lapalaşmış. Endişe etmeyin ve çok kısık ateşte bir çatal yardımıyla dikkatlice havalandırarak pişirmeye devam edin. Ta ki, suyunu iyice çeksin.
Pilavı ısıtmak da ayrı bir maharet gerektirir. Mükemmel yapılmış bir pilavın ısıtıldığında tüm özelliğini kaybettiği de çok vakidir. Burada işin sırrı pilavı karıştırmamaktır. Pilava 1-2 yemek kaşığı su ekleyin ve çok kısık ateşte ısıtın. Pilavın tanelerinin bozulmaması için de tencereyi arada bir sallamak suretiyle alt üst edin.

Oruçluyken susuzluk çekmemek için 5 öneri !!


Oruçluyken susuzluk çekmemek için 5 öneri
Yazın en sıcak günlerine denk gelen Ramazan ayında niyetlilerin en çok zorlandığı susuzluk konusunda Oruçluyken susuzlukla nasıl başa çıkarılır? uzmanlar önerilerde bulunuyor..
Ramazan ayında açlıktan daha fazla susuzluğun hissedilmesi, kimimiz için orucu zorlaştıran en önemli etken olmaktadır. Yaz mevsiminde vücudumuzun en çok ihtiyacı olan suyun yokluğunu, Ramazan ayında nasıl daha az hissedebiliriz, oruçlu iken susuzluk çekmemek ve ramazanda daha az susamak için neler yapmalıyız?

İşte öneriler;

1. Günlerin uzun olması ile birlikte vücudumuz ramazan ayında en çok suyun yokluğunu hissetmektedir. İftar vaktinin gelmesi ile birlikte suya yüklenip bir anda çok fazla su tüketmenin, ertesi gün çekilen susuzluk problemini aza indireceğini düşüncesi  yanlış bir düşünce olup, uzmanlar iftardan sahura kadar azar azar su içerek vücudun ihtiyaç duyduğu su miktarının bölüştürülmesinin vücudumuz için daha yararlı olduğunu savunmaktadırlar. İftar vaktinde bir anda yoğun miktarda alınan su, tıpkı bir anda yenilen yoğun yemek gibi sindirim problemlerine neden olur.


2. Sahurda ne kadar çok yemek yenilirse ertesi gün o kadar az acıkılacağı düşüncesi yanlış bir düşüncedir. Sahurda çok fazla yemek tükettiğiniz zaman ertesi gün hissedilen su ihtiyacı da o kadar fazla olacaktır. Bu yüzden sahur zamanı hafif gıdalar tüketmeye, kızartmalardan ve tuzlu ağır yiyeceklerden uzak durmaya özen göstermelisiniz.


3. Kahve çay tüketiminin çok fazla olması da ekstra bir susuzluğa neden olmaktadır. Çay ve kahveyi çok sevenler ve fazla tüketenler anlık olarak susuzluklarının geçtiklerini düşünseler de, alınan bu sıvılar aynı hatta daha fazla miktarda sıvının vücuttan atılmasına, bu da vücudumuzun tekrar susuz kalmasına neden olacaktır.


4. Vücudumuz su ihtiyacını sadece su ile karşılamamaktadır. Meyvelerden ve sebzelerden de belli miktarlarda su almaktayız.
Bu yüzden iftar ve sahurda tükettiğiniz yiyeceklerin su ihtiyacınızı karşılamaya yardımcı olacak gıdalar ve sulu yemek olmasına dikkat etmelisiniz.



5. Oruçlu kalınan süre zarfında vücudumuzun su sarfiyatına neden olacak ve susuzluk hissetmemizi sağlayacak fiziksel aktivitelerden uzak durmalıyız. Hafif kıyafetler giyinip, serin ortamlarda bulunmakta susuzluğu azaltma da yardımcı olacaktır.