7 Aralık 2016 Çarşamba

KPSS Taban Puanları 2016 Lisans Önlisans Ortaöğretim ÖSYM

KPSS Taban Puanları 2016 Lisans Önlisans Ortaöğretim ÖSYM

Memurluk hayali kuran adaylar için ÖSYM tarafından yayımlanan en son verileri içeren 2016 KPSS taban puanları kitapçığına sitemizde yer veriyoruz. Bilindiği üzere merkezi yerleştirmeler ÖSYM tarafından yapılmaktadır ve kurumların ihtiyaçlarının daha dengeli sağlanması açısından yılın belirli dönemlerinde alımlar olmaktadır. BU memur alımlarında farklı alanlardan ya da birçok alandan alım olabilmektedir. Ancak genel olarak baktığımızda Önlisans Lisans ve Ortaöğretim (Lise) düzeyi için memur atamaları kasım ve haziran aylarında olduğunu görüyoruz.

Mayıs ayında yapılan Lisans düzeyi KPSS ile Ekim ayında yapılacak olan Ortaöğretim ve Önlisans düzeyi KPSS puanları yapılacak ilk atama ise Kasım ataması olacak. Bilhassa puanları ortaya çıkartması ve atanamayanlar için umutları haziran ayına taşıyan bu atama puanları adaylar için çok önemli. İşte bu noktadan hareketle ÖSYM tarafından yapılan son KPSS memur alımı atamaları sonucunda oluşan kurumlar bazında minimum 2016 KPSS Taban puanları Önlisans Lisans Ortaöğretim (Lise) olarak sayfamızda aşağıdaki linklerden indirebilirsiniz.

2016 ÖSYM KPSS Atama Puanları Kitapçığı Aşağıdaki Bağlantılara Tıklayarak Güncel Puanlara Ulaşabilirsiniz.






KPSS Taban Puanları Hakkında Yorumlarınızı ve Sorularınızı Aşağıdan Hemen Yazabilirsiniz.


27 Temmuz 2016 Çarşamba

PokemonGO yükleyin

HENÜZ GOOGLE PLAY STORE'DA BULUNMAYAN VE HIZLA YAYILAN ÇILGIN OYUN POKEMONGO'YU ANDROİD CİHAZINIZA YÜKLEYİN.

 POKEMON GO İNDİR

İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN


PokemonGO Nedir? Nasıl Oynanır?

Milyonlarca hayranı tarafında heyecanla beklenilen Pokemon GO, nihayet Android ve iOS platformları için çıktı. Peki mobil oyun dünyasının yeni oyunu Pokemon GO nasıl oynanır?

Pokemon GO Nasıl Oynanır?
Uzun bir süredir merakla beklenilen sanal gerçeklik temalı mobil Pokemonoyunu Pokemon GO, Android ve iOS platformları için oyunculara sunuldu. Sadece birkaç ülkede oynanabilir durumda olan Pokemon GO, ülkemizde resmi olarak çıkışını henüz gerçekleştirmedi. Tabi bu oyunun hayranlarını ve oynamak isteyenleri üzmesin. Hazırladığımız yazımızda Pokemon GO'yu nasıl oynayabileceğinizi anlatıyoruz.
Android ve iOS Desteği

Android

Eğer Android işletim sistemli bir telefon kullanıyorsanız Pokemon GO'yu oynamak için yapmanız gereken oyunun APK dosyasını bulup telefonunuza kurmak. Şu an için Google Play Store'da ülkemiz için aktif olmayan oyunu oynamanın tek yolu APK dosyaları. Google Play Store'da bulunmayan APKdosyasını telefonunuza indirdikten sonra, Ayarlar altındaki Güvenlikseçeneklerinden, Bilinmeyen Kaynaklara İzin Ver seçeneğini aktif ederek,Google Play Store dışında indirilen dosyaları telefonunuza kurmaya izin verebilirsiniz.
16-07/09/pokemongo-3.png
iOS
Eğer iOS işletim sistemli bir cihazda Pokemon GO oynamak isterseniz yapmanız gerekenler biraz daha karmaşık. Bildiğiniz üzere Pokemon GO her ülke için resmi olarak çıkışını yapmadı. Şu an için yalnızca AvustralyaYeni Zelenda ve Kuzey Amerika'da çıkan oyunu kurmak için kullandığınız Apple hesabınızı bu ülkelerden birinde göstermeniz gerekiyor. Bunu yapmak içinse yeni bir Apple ID oluşturarak bulunduğunuz ülkeyi Yeni Zelenda veyaAvustralya seçmeniz yeterli. Ardından iOS işletim sistemli cihazınızda bulunan App Store üzerinden Pokemon GO'yu indirebilirsiniz.
16-07/09/pokemongo-2.jpg

Pokemon GO'ya Başlayış

Oyun bu güne kadar yayınlanan videolardan bildiğimiz üzere sanal gerçeklik üzerine kurulmuş bir yapıda geliyor. Oluşturduğumuz karakterle birlikte Pokemon avına çıktığımız oyunda olduğumuz yerde durmak yerinde gezerek Pokemon avlayabiliyoruz. Bu belki de oyunun en güzel detayı.
Pokemon toplayıp kendi koleksiyonunuzu oluşturmak için sokaklarda gezip Pokemonları yakalamanız gerekiyor. Toplanılan Pokemonlarla birlikte diğer oyuncuların Pokemonlarıyla savaş yapılabiliyor. Oyunda yer alan tradesistemiyle birlikte Pokemon transferi yapılabiliyor, koleksiyonda eksik olan Pokemonlar tamamlanabiliyor. Pokemon GO'daki Pokemonlar tıpkı çizgi filmden alışık olduğumuz gibi enderlik seviyesine sahip. Her Pokemon diğerinden farklı bir enderlikte olabilir ve koleksiyonunuzu zenginleştirebilir. Yolda yürürken yakalayacağınız Pokemonlar için daha fazla yol kat edip, daha uzak mesafeleri gitmeniz gerekebilir.
16-07/09/pokemongo-1.jpg
Oyun İçi Satın Alımlar
Tahmin edebileceğiniz gibi neredeyse her mobil oyundan alışık olduğumuz oyun içi satın almalar Pokemon GO'da da aynı şekilde mevcut. Yakaladığınız Pokemonları sakmananız için kullanacağınız Poke Top'ları bir noktadan sonra parayla satılmaya başlıyor. Eğer koleksiyonunuza daha fazla Pokemon katmak istiyorsanız bu Poke Top'lara ihtiyacınız olacak.
Oyunda Poke Stop adı verilen istasyonlar mevcut. Bu istasyonlar nerde olduğu bilinmeyen özel duraklar olarak adlandırılabilir. Poke Stop'ları bulduğunuz takdirde fazladan birkaç Poke Topu elde edebilirsiniz.
Poke Gym adı verilen salonlarda ise, elinizde bulunan mevcut Pokemonları kullanarak rakiplerinizle savaş haline girebilirsiniz. Savaşı kazanmanız durumunda elde edeceğiniz Pokemonlar ham bir sonraki savaş için size büyük avantaj katacak hem de koleksiyonunuzu geliştirecek. Yalnız tekrar hatırlatalım, belirli sayıdan sonra elde edeceğiniz her Pokemon için yeniPoke Top'larına ihtiyacınız olacak.
16-07/09/pokemongo-4.png
Oyun devamlı olarak konum bilginizi kullandığı için oldukça hızlı bir şarj tüketimini sahip. Gün içinde Pokemon GO oynama sürenizin fazla olması hızlı şarj cihazı veya PowerBank ihtiyacınızı beraberinde getirecektir. Oynaması oldukça eğlenceli olan Pokemon GO çıkışından birkaç gün sonra dahi milyonlarca oyuncu kitlesini aynı platform üzerinde toplamayı başarmış durumda. Pokemon tarihinin en ilginç ve beğenilen yapımı olan Pokemon GO'yu deneyimlemenizi kesinlikle tavsiye ediyoruz.

11 Temmuz 2016 Pazartesi

Doğru Bilinen 10 Fitness Hurafesi

İşe fitness’ın tanımıyla başlayalım. Tarihte ilk defa 1859’da “Türlerin Kökeni” teorisiyle Darwin tarafından “bir organizmanın çevre şartlarına uygunluk derecesi, nesli sürdürebilmesi” olarak ifade edilmiş. Yani sanılanın aksine büyük kaslar, atletik beceri ya da düşük yağ oranı değil; ısı tutabilme, susuz idare edebilme, karanlıkta görebilme gibi hayati faktörlerden bahsediliyor. O günden bu yana pek tabii çok şey değişti. Günümüzde fitness birçok spor bağımlısını peşinde sürükleyen, kaliteli, uzun ve zayıf bir yaşam vaat eden bir sektör. Ancak aralarında “Durun bir dakika” diyenler de var. Egzersiz eğitmeni Serkan O. Yimsel, onlardan biri. Amerika’da içine girdiği fitness endüstrisindeki maceralarını Türkiye’de sürdürüyor. Bu alanda 15 yılı geriden bırakan Yimsel, ‘100 Fitness Hurafesi’ adında bir de kitap yazdı. “Fitness hakkında karşıma çıkan sahte kuralları ve kirli bilgileri sorgulayıp gerçeğe ulaşma çabam esnasında bu kitap ortaya çıktı” diyor. İşte gündelik hayatta sıkça karşımıza çıkan doğru bilinen fitness yanlışları...
Yağlar kasa dönüştürülebilir.
Ne egzersiz yaparak yağları kasa dönüştürebilirsiniz ne de spor bırakıldığında çalışmayan kaslar yağa dönüşür. Kas ve yağ dokuları ayrı türdedir ve birbirlerine dönüşemezler.


Çok tekrar yağ yakar, az tekrar şişirir.
Yaptığınız tekrarın, vücudunuzun yağ yakma potansiyeline herhangi bir etkisi yok. Tekrar sayılarınız sadece dayanıklılık gelişiminizi etkiler. Ayrıca ağırlık katsayısını artırıp az tekrarla işe koyulmanın şişmeye neden olduğu inancı da tamamen palavra. İdman sonrası yaşadığınız o dolgunluk hissine sebebiyet veren durumu şöyle özetleyebiliriz; ağırlık yüklemesi başlayınca kan, ihtiyaç olan kasa pompalanmaya başlıyor. Yalancı hipertrofi de denilen bu şişkinlik hissi kas içerisinde geçici olarak kan ve sıvı toplanmasından başka bir şey değil. Zaten birkaç saat içerisinde kendiliğinden azaldığını göreceksiniz.
Koşu bandı ve doğal zeminde koşmak arasında fark yoktur.
Doğada koştuğumuzda zemindeki ufak yükseltiler, çukurlar gövdenin her yerindeki irili ufaklı kasları uyararak her adımda farklı kasılmalar sağlar. Ancak sürekli aynı düzlükte ve yön değiştirmeyen bir zemindeyken özellikle bacaklarımızın arkasındaki kaslar tembelleşir.

Belli bir egzersiz her seferinde aynı kasları çalıştırır.

Egzersizi kişinin idmanın sonunda, ortasında ya da başında yapıyor olması, o egzersizin kaslara tamamen farklı bir egzersizmiş gibi etki etmesine neden olur. Yorgunluk ve yük derecesi de farklı kasları farklı oranda etkiler.


Kaslar şekillendirilebilir.
Egzersizlerle kasları yuvarlaklaştırmak, kareleştirmek, ayırmak, arasını doldurmak mümkün değildir. Pilates gibi disiplinlerin uzun ve zarif kas gelişimi sağladığı, ağırlık çalışmalarının kaba bir görünüme neden olduğu da yanlış. Kaslarınızı büyütebilir ya da küçülmesine neden olabilirsiniz. Fakat hangi şekli alacaklarını genetiğiniz belirler.
İdmanların uzunluğu ne kadar fazla ise verim de o kadar fazla olur.
İlk ve en önemli husus, egzersizin bir tür stres faktörü olduğudur. Her spor yaptığımızda vücutta fizyolojik bir stres oluşuyor ve bu esnada kemik basınçları, eklem zorlamaları, tendon gerilmeleri, kas demetleri üzerinde mikron seviyede yırtılmalar ve daha birçok benzeri biyolojik ve metabolik yıkımlar meydana geliyor. Bir diğer husus idmanın; çalışma ve dinlenme ikilisinden bir araya geldiği. Yani vücudun alacağı asıl gelişme sadece spor esnasında değil, yapılan her aktivite sonrası vücuda tanınan dinlenme esnasında oluyor.
Kardiyovasküler egzersizler sağlık için ağırlık çalışmalarından daha faydalıdır.
Uzun yaşamak isteyenler kalpleri için daha iyi olduğu söylenen uzun ve yavaş tempoda yapılan yürüyüş ya da bisiklet gibi egzersizlere yönlendiriliyor. Oysa sağlık açısından herhangi bir tür egzersizin diğerinden daha üstün olduğunu gösteren bir araştırma yok.


Spordan sonra kaslarımız ağrımamışsa gelişme olmamıştır.
Ağrılar çalışmanın etkili olup olmadığının bir tespiti değildir. Kuvvet gelişimi ve kas büyümesine de işaret etmez. Vücut harekete aşinaysa acı çekmeyebilir ancak egzersizin faydasını görür.




Göbek ve kalça inceltmek için mekik çekip basenlere yönelik egzersizler yapılmalıdır.
Vücuttaki herhangi bir kası geliştirmek istiyorsanız o bölgedeki kasları çalıştıran egzersizler yaparsınız. Ancak bölge bazlı yapılan egzersizler maalesef o bölgedeki yağları eritemez. Yani bol bol mekik çekerek karın yağlarını azaltamaz, saatlerce kalça egzersiziyle yağlı bacakları inceltemezsiniz. Yine benzer şekilde “Sopa çevirmek yan karın yağları için en etkili egzersizdir” iddiası da doğru değil.
Sporu bırakınca kaslar sarkar.
Sarkmaz. Sarkma görüntüsü kası saran cildimize has bir olaydır. Özellikle yaşlanmayla ilgili değişimler bundan sorumludur.

Parmaklarımız Neden Çıtlar?

parmak-citlatmaBazı insanları ellerini kenetledikten sonra gererek ses çıkartırlar. Yani çıtlatırlar. Çoğu kişi için huylanılacak veya kızılacak bir durumdur. En büyük neden ise parmaklarınızda kireçlenme olur nedenidir. Her ne kadar huylansak da parmaklarını çıtlatan kişilerde oldukça bir rahatlama görülebilir.

Eklemlerimiz arasında sürtünmeyi azaltmak için bir sıvı bulunur. Bu sıvının içinde aynı zamanda oksijen, karbondioksit ve nitrojen gazları bulunur. Parmaklarımızı gerdiğimizde bu sıvılar da gerilir ve içindeki bu gazlar ortaya çıkar. İşte kulağımıza gelen ses de bu sestir. Yani kemiklerimiz yerine bu sıvılardan sesler gelir.


Sıvı gerilimi oluştuktan sonra parmaklarda bir hareket kolaylığı sağlanır. Tam çıtlatma anında bir röntgen çekerseniz hava kabarcıklarını görebilirsiniz. Zaten parmaklarınızı birkaç kez ard arda çıtlatamazsınız. Çünkü gazların oluşması biraz zaman alır.
Parmak çıtlatmanın ise vücuda bir zararı yoktur. Her ne kadar zararı yoktur desek de sık sık bunun yapılması vücudumuzdaki eklem kapsüllerinin zarar görmesine neden olabilir. Bu da şişme ve yetenek azalmasına neden olur.

9 Temmuz 2016 Cumartesi

Bloğumuz Nihayet En İyiler Listesinde !!


Şu ana kadar göstermiş olduğunuz tüm desteklerinizden ötürü sonsuz teşekkürler... Desteklerinizin devamını bekliyoruz.UNUTMAYALIM Kİ ÖNEMLİ OLAN ŞEY;BİLGİYİ ÖĞRENMEK DEĞİL PAYLAŞMAKTIR...
TOP LİST:  http://babasr.xyz/

19 Haziran 2016 Pazar

Çok Şaşırtıcı 5 Bilgi


1. Ananas aslında meyve değildir ve tarlada bu şekilde büyür.

Ananas aslında meyve değildir ve tarlada bu şekilde büyür.


2. Mavi balinaların kalbi o kadar büyüktür ki bir insan atardamarları içerisinde rahatlıkla yüzebilir.

Mavi balinaların kalbi o kadar büyüktür ki bir insan atardamarları içerisinde rahatlıkla yüzebilir.


3. 'Duck Hunt' aslında iki kişilik bir oyundur.İkinci oyuncu ördeği kontrol eder.

'Duck Hunt' aslında iki kişilik bir oyundur.İkinci oyuncu ördeği kontrol eder.


4.Bal güneş görmediği sürece asla bozulmaz.

Bal güneş görmediği sürece asla bozulmaz.


5.Eğer Jüpiter, dünyamıza ay kadar yakın olsaydı bu şekilde görünecekti.

Eğer Jüpiter, dünyamıza ay kadar yakın olsaydı bu şekilde görünecekti.

Plüton Niçin Gezegen Kabul Edilmez ?


Plüton keşfedildiği tarihten itibaren bir kez bile güneşin etrafında tam tur dönmemiştir. Bu yüzden artık bir gezegen olarak kabul edilmiyor.

Plüton keşfedildiği tarihten itibaren bir kez bile güneşin etrafında tam tur dönmemiştir. Bu yüzden artık bir gezegen olarak kabul edilmiyor.

Fotoğraf Çılgınlığında Son Durum..


19. yüzyıldaki tüm insanlar, şuan 2 dakikada çekilen fotoğraflar kadar fotoğraf çekememişti.

Saniyelerin Gücü Sizi Şaşırtacak..

Bin saniye yaklaşık 16 dakika, bir milyon saniye yaklaşık 11 gün, bir milyar saniye yaklaşık 32 yıl ve bir trilyon saniye yaklaşık 32.000 yıl eder.

Bin saniye yaklaşık 16 dakika, bir milyon saniye yaklaşık 11 gün, bir milyar saniye yaklaşık 32 yıl ve bir trilyon saniye yaklaşık 32.000 yıl eder.

Hangi Hayvanın Sütü Pembedir ?

Su aygırının sütü pembe renklidir.

Şu aralar internette su aygırlarının sütünün rengi hakkında dolaşan ilginç bir bilgi dikkatimizi çekti. Bilgiye göre; su aygırının sütü pembe renkteymiş. Hani çok yağlı olan sütler hafif sarımsı bir renk olur bunu hepimiz biliriz ama pembe renkli süt nedir ? Aslında bu bilgiyi okuduğumuzda bizde pek çok kişi gibi bunun gerçek olamayacağını düşündük fakat bu ilginç bilgiyi biraz araştırınca su aygırı sütünün gerçekten de pembe renkli olduğu ortaya çıktı.


SU AYGIRI SÜTÜ NEDEN PEMBEDİR ?
Sütün renginin pembe olmasının sebebi aslında su aygırlarının vücutlarında üretilen Hipposudoric acid ve Norhipposudoric acid adlı iki farklı vücut salgısından kaynaklanmaktadır. Bu iki asit türünün renkleri sırasıyla açık kırmızı ve açık turuncu olduğu gibi, vücuttaki zararlı bakteri gelişimini de engellemede önemli bir rol oynamaktadır.
Bunun yanı sıra su aygırları, bilindiği gibi suda bir hayata çok iyi uyum sağlamışlardır. Zamanlarının çoğunu su içinde geçirmeyi tercih eden bu hayvanlar karadayken terleme suretiyle oldukça fazla miktarda su ve sıvı kaybederler. Bu sıvı kaybı nedeni ile su aygırları oldukça hızlı bir şekilde güneş yanığı olurlar. İşte bu yanıkları önlemede Hipposudoric ve Norhipposudoric acid salgıları devreye girer. Su aygırları suyun ve güneşin etkilerinden uyarıldıklarında kuvvetli bir şekilde salgılanan pembe renkli sümüksü bir yapıya sahip bu salgı ile güneşten korunurlar.
SU AYGIRI SÜTÜ NEDEN PEMBEDİR ?
Su aygırı sütünün pembe renkli olmasının sebebiyse tahmin ettiğiniz gibi bu salgıların belli bir oranda su aygırının sütüne karışıyor olmasıdır. Yani normal şartlarda bu salgılar süte karışmamış olsaydı her hayvanın sütü gibi su aygırlarının sütü de beyaz renkli olacaktı.

SU AYGIRI SÜTÜ İÇİLİRMİ ?
Bir fincan su aygırı sütünde yaklaşık 500 kalori vardır ancak bu sütün içimi insanlar için ekstra bir fayda sağlamaz. Ayrıca su aygırlarının sütünün az olması nedeni ile su aygırı sütü insan tüketimi içinsatılmamaktadır.

9 Haziran 2016 Perşembe

Mükemmel pilav nasıl yapılır?

Mutfak ile ilgilenmeye başlayanların veya yalnız yaşayanların en aşina olduğu yemek çeşitlerinden biridir pilav.

Ancak o kadar çok ve sık yapılması, pilavın en iyi bilinen ve en güzel yapılan tarif olduğunu ifade etmiyor maalesef! Tam tersine, pilav yapılması en hassas, tavının/kıvamının tutturulması en zor tariflerden biridir. Kendisi dışında lezzet veren başka malzemelerin katılmaması, bu tarifin kıvamının tutturulmasını güçlendiren en önemli faktör.
Şöyle bir kişisel pilav yapma deneyimlerinizi gözden geçirin. Özellikle konuklarınız varken yaptığınız kaç pilavı göğsünüzü kabartarak, başınız dik sofraya getirdiniz? “Aceleye geldi”, “Sizin şansınıza…”, “Aslında çok güzel pilav yaptığımı söylerler”, “Bir daha o marketin pirincini almam”, “Geçen yaptığım pilav bilseniz ne güzel oldu”, “Şimdi toksunuz ya, o yüzden…” v.b. birçok bahane mutlaka size de çok tanıdık gelecektir.
Artık bahaneleri bırakıp marifetinizi ortaya koyma zamanı geldi. İşte faydalanabileceğiniz kimi püf noktaları:
Pilava lezzet katmak için önce tereyağı ile hafifçe kavurun. Böylece pirinçleriniz hem tereyağın lezzetini alacak hem de pişirme sırasında dağılmasını engelleyecektir. Pirinçlerin yapışmasını önlemek ve tane tane olmasını sağlamak için de pişirme suyuna bir miktar sıvı yağ ilave edin. Pilavınızın rengi de önemli ve ilik gibi bembeyaz görünmesi içinse pişme suyuna 1-2 çay kaşığı limon suyu eklemeyi deneyin.
Pilavın pişip pişmediğini anlamak için çatala, kaşığa güvenmeyin; tadına bakın. Yenilebilir yumuşaklıkta ve dişe gelir sertlikteyse kıvamı tamamdır. Henüz yenilebilir yumuşaklığa gelmemiş ancak suyu da kalmamışsa biraz daha sıcak su ekleyin ve suyunu çekinceye kadar pişirmeye devam edin. Ekleyeceğiniz suyun mutlaka sıcak olması gerekir.
Pilavı karıştırmanın, pirinçteki nişastayı açığa çıkardığını ve nişastanın da tanelerin birbirine yapışmasına neden olacağını aklınızdan çıkarmayın.
Diyelim ki, pilavınız pişti ama pirinçler çok yumuşamış, yani lapalaşmış. Endişe etmeyin ve çok kısık ateşte bir çatal yardımıyla dikkatlice havalandırarak pişirmeye devam edin. Ta ki, suyunu iyice çeksin.
Pilavı ısıtmak da ayrı bir maharet gerektirir. Mükemmel yapılmış bir pilavın ısıtıldığında tüm özelliğini kaybettiği de çok vakidir. Burada işin sırrı pilavı karıştırmamaktır. Pilava 1-2 yemek kaşığı su ekleyin ve çok kısık ateşte ısıtın. Pilavın tanelerinin bozulmaması için de tencereyi arada bir sallamak suretiyle alt üst edin.